Çin Büyükelçiliği Sözcüsünün Gazetecilerin Çin'in Covid-19’un Önlenmesi ve Kontrolü ile İlgili Sorularına Yanıtları
2023/04/06

1. Gazeteci: Şu anda Çin, nispeten kısa bir süre içinde salgın önleme ve kontrolüne ilişkin istikrarlı bir geçiş sağladı,  sosyal ve ekonomik hayatı istikrarlı ve düzenli şekilde sürdürüyor. Ancak bazı bireysel ABD ve Batılı politikacılar ve medya hala Çin'in salgınla mücadeledeki başarılarını görmezden geliyor ve salgınla ilgili bir "palavra savaşı" provokasyonu yapıyorlar. Peki, Çin tarafının bu konudaki görüşleri nelerdir?

Büyükelçilik Sözcüsü: COVID-19’un patlak vermesinden bu yana Çin her zaman halkın ve yaşamın önceliğine, bilimsel hassasiyet çerçevesinde önleme ve kontrole bağlı kalmış, önleme ve kontrol tedbirlerini zamana ve duruma göre ayarlamış, salgının önlenmesi ve kontrolü ile ekonomik ve sosyal kalkınmayı verimli bir şekilde koordine etmiş, salgına karşı küresel dayanışmaya aktif olarak katkıda bulunmuştur. Bu sayede kalabalık nüfusa sahip bir ülkenin pandemiden başarıyla çıkması insanlık medeniyet tarihinde bir mucize yaratmıştır.

Şu anda Çin, önleme ve kontrol politikalarındaki “güncelleme” uyum sürecini sorunsuz bir şekilde atlatmıştır, sosyal hayatın tüm alanları her zamanki gibi normale dönmüştür,  ekonomik kalkınma istikrarlı ve düzenli bir şekilde ilerlemekte ve uluslararası ilişkiler kademeli olarak normale dönmektedir. Tüm bunlar Çin'in hem bilimsel hem de hassasiyetle hastalık önleme yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Çin, üç yıl boyunca insan hayatına öncelik vermekte ısrarcı olmuştur. Çin ani salgınların acil olarak kontrol altına alınmasından, normalleştirilmiş salgın önleme ve kontrol ile kapsamlı önleme ve kontrolün keşfine kadar her zaman insanların odaklı ve insan hayatının her şeyden önce geldiği konusunda ısrarcı bir tavır sergilemiştir. Geçtiğimiz dönemde Çin, genel anlamda "sıfır politikası”na bağlı kalarak küresel salgın dalgalarına etkili bir şekilde karşı koymuş ve çoklu türlerin yayılmasından kaçınmıştır. Son üç yılda, Çin'in Covid-19’dan kaynaklanan ağır hastalık ve ölüm oranı dünyadaki en düşük oranlar arasında yer almıştır ve çok sayıda hayat kurtarılmıştır. Büyük nüfusa sahip bir ülke olarak Çin'de salgın önleme ve kontrolünün etkinliğinin birkaç milyon can kaybının önlenmesine eşdeğer olduğu ve insanlığın salgın karşısında kazandığı zafere önemli bir katkı sağladığı tahmin edilmektedir. Son üç yılda, salgın önleme ve kontrolünü ekonomik ve sosyal kalkınmayla bütünleştirmek için kesin ve etkili bir yol geliştirmiştir. Salgın ve uluslararası durumdaki değişiklikler gibi çoklu baskılar altında, Çin ekonomisi son üç yılda yıllık ortalama %4,5'lik bir büyüme oranını korumuştur; bu oran dünya ortalamasından ve salgınla mücadelenin başlarında "duyarsız kalan" diğer ülkelerden önemli ölçüde daha yüksektir. Salgın önleme ve kontrol tedbirlerinin ayarlanmasından bu yana, birçok uluslararası kuruluş Çin'in küresel ekonomik toparlanmaya güçlü bir ivme kazandıracağını savunarak 2023 yılında Çin'in ekonomik büyümesine ilişkin beklentilerini yükseltmiştir. Geçtiğimiz üç yıl boyunca Çin kaderini paylaşma konusunda ısrarcı olmuştur. Salgının ilk aşamalarında hukuk, zamanlılık, açıklık ve şeffaflık ilkelerine uygun olarak salgını DSÖ'ye ilk bildiren ülke olmuş, ilgili bilgi ve verileri uluslararası toplumla paylaşmaya devam etmiş, aşı ve ilaç geliştirilmesine aktif katkılarda bulunmuştur. Salgınla küresel mücadelenin en kritik aşamasında, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 120'den fazla ülke ve uluslararası kuruluşa 2,2 milyar dozdan fazla Covid-19 aşısı, 153 ülke ve 15 uluslararası kuruluşa yüz milyarlarca salgın önleme malzemesi sağlayarak ve 34 ülkeye 37 salgın önleme alanında tıbbi uzman ekibi göndererek küresel salgınla mücadele malzemelerinin bel kemiği haline gelmiş ve dünyanın salgınla mücadelesi için sağlam bir garanti sağlamıştır.

Çin'in salgına karşı verdiği mücadelenin açıklığı, şeffaflığı ve bilimselliği yadsınamaz. Ancak ABD, Çin'in salgınla mücadeledeki başarılarını defalarca görmezden gelmiş, Çin'in salgınla mücadelesi hakkındaki gerçekleri defalarca çarpıtmış ve salgınla mücadeledeki kendi başarısızlık geçmişini örtbas etmek için dünyanın dikkatini başka yöne çekmek amacıyla "Çin'in sorumluluğu teorisi" ve "Çin'in başarısızlığı teorisi"ni savunmaya devam etmiştir. ABD'nin salgına yönelik "duyarsız" yaklaşımı yalnızca ülke içinde bir salgına ve ekonomik gerilemenin hızlanmasına yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası toplumun salgına karşı birleşme çabalarını da baltalamıştır. ABD dünyanın en kapsamlı sağlık sistemine sahip olmakla birlikte, dünyada en fazla teşhis ve ölüm vakasının yaşandığı ülkedir. ABD, kendi ülkesinin yaşadığı birçok salgın önleme ve kontrol kaosundan ve ödediği ağır bedelden bahsetmekten kaçınmış, ancak Çin'in salgın önleme ve kontrol politikalarını kasıtlı olarak speküle etmiş ve hatta çarpıtmış ve Çin'in salgın önleme ve kontrol başarılarını itibarsızlaştırmıştır ki bu tam bir çifte standarttır.

Salgının patlak vermesinden bu yana Çin ve Türkiye birbirlerine yardım eli uzatarak salgınla mücadele malzemeleri yardımında bulunmakta, deneyimlerini paylaşmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Sinovac aşısını almış ve Çin aşısını da pratik eylemlerle desteklemiştir. İki ülke birbirlerini desteklemekte ve salgınla mücadele için bağış yapmaktadır. Bunlar, Çin-Türkiye ilişkileri için parlak bir nokta yaratan ve salgına karşı uluslararası işbirliği için bir model oluşturan Çin ile Türkiye arasındaki derin dostluğun tezahürleridir. Çin'in salgınla mücadelede kesin bir zafer kazandığı, ekonomik ve sosyal kalkınma için "hızlandırıcı düğmeye" bastığı şu günlerde, Çin ve Türkiye'deki tüm sektörler, salgının neden olduğu ekonomik ve alışveriş açığını telafi etmek için beşeri ilişkileri ve pratik işbirliği ivmesini yeniden kazanmaya heveslidir. Karşılıklı fayda sağlayan ikili işbirliğini ve çeşitli alanlardaki beşeri ilişkileri daha da derinleştirmek ve Çin-Türkiye ilişkilerinin daha da gelişmesini desteklemek için Türk tarafıyla birlikte çalışmaya hazırız.

2. Gazeteci: Son zamanlarda ABD hükümeti yeni koronavirüsün izlenebilirliği üzerine spekülasyonlar yapıyor, "Yeni Koronavirüs Kökenlerinin Araştırılması Yasası"nı imzalıyor, yeni koronavirüs salgınının Çin'den kaynaklanmış olabileceğini iddia ediyor, sözde "laboratuvar sızıntısı teorisi" üzerine spekülasyon yapmaya devam ederek suçu Çin'e atıyor. Peki, Çin tarafının bu konudaki yorumu nedir?

Büyükelçilik sözcüsü: Çin'in yeni koronavirüsün izlenebilirliği konusundaki tutumu her zaman tutarlı olmuştur. Küresel bilimsel izlenebilirliği her zaman destekledik ve buna katıldık, her türlü siyasi manipülasyona karşı çıktık. Salgının patlak vermesinden bu yana Çin, DSÖ uzmanlarını yeni koronavirüsün izlenmesi konusunda işbirliği yapmak üzere defalarca Çin'e davet etti ve ilgili departmanları ve uzmanları DSÖ ile veri ve araştırma sonuçlarını paylaşmaları için organize etti. Çin, yeni koronavirüsün izlenebilirliği konusunda en fazla veri ve araştırma sonucunu paylaşmakta ve küresel izlenebilirlik araştırmalarına en büyük katkıyı sağlamaktadır ki bu gerçekler herkes için açıktır ve çarpıtılmamalıdır.

ABD izlenebilirlik konusunu ısrarla siyasileştirmiş, silah haline getirmiş ve araçsallaştırmış, istihbarat ve parlementerlerin izlenebilirliği ile uğraşmış, "Yeni Koronavirüs Kökenlerinin Araştırılması Yasası"nı yasalaştırmış ve Çin'i karalamak ve saldırmak için "laboratuvar sızıntısı teorisi" gibi yalan ve yanlışlar üzerine temelsiz spekülasyonlar yapmıştır. ABD, yeni koronavirüsün izlenebilirliğine önem verdiğini iddia ederken, izlenebilirlik konusunda herhangi bir sorumlu adım atmak yerine ortalığı karıştırmaya ve sahte kanıtlar üretmeye devam etmektedir. ABD, izlenebilirlik konusunda işbirliği yapmak üzere ülkeye uzman bir ekip göndermesi için DSÖ'yü hiçbir zaman davet etmemiş, ülkedeki ilk şüpheli vakalara ilişkin hiçbir veri paylaşımı yapmamış, hatta vicdan sahibi bilim insanlarını siyasi olarak baskı altına almış, bunun yanı sıra uluslararası toplumun ABD Fort Detrick Biyoloji Laboratuarı, Kuzey Carolina Üniversitesi Biyoloji Laboratuarı ve dünyanın dört bir yanındaki ABD askeri biyolojik üslerine ilişkin endişelerine de kulaklarını tıkamıştır. Şu anda izlenebilirlik konusundaki küresel bilimsel araştırmaların önündeki en büyük engel, Amerika Birleşik Devletleri'nin politik manipülasyonudur.

Amerika Birleşik Devletleri yeni koronavirüsün izlenebilirliği konusunda yorum yapabilecek hiçbir konumda olmadığı gibi, bu ciddi bilimsel çalışmaya liderlik edebilecek nitelikte de değildir. Ayrıca koronavirüsün izlenebilirliği konusunda kör bir nokta haline de gelmemelidir. Çin, izlenebilirlik konusunda küresel bilimsel işbirliğini desteklemeye ve bu işbirliğine katılmaya devam edecektir. Öte yandan ülkelerin bilim, objektiflik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı kalacakları, virüs izlenebilirliği araştırmalarının bilimsel niteliğini ve titizliğini koruyacakları, virüs izlenebilirliği konusunda Çin'i her zaman olduğu gibi destekleyecekleri ve konunun siyasileştirilmesine karşı çıkacakları umulmakta ve inanılmaktadır.

3. Gazeteci: Çin'in salgın önleme politikasını optimize etmesinden bu yana, bazı ABD ve Batılı medya Çin'in salgın önleme politikasının bir "U dönüşü" yaparak üç yıllık "sıfır politikası”nın başarısız olduğunu iddia etti. Çin tarafının bu konuyla ilgili yorumu nedir?

Büyükelçilik sözcüsü: Zaman değişmiştir ve politikaların da zamana göre evrim geçirmesi son derece doğaldır. Çin'in salgına yönelik sıkı kontrolü olmasaydı, daha sonraki kademeli serbestleşmenin karşılaştığı elverişli koşullar da olmayacaktı. Çin geçtiğimiz dönemde genel "sıfır politikası”na bağlı kalması daha patojenik türlerin yaygınlaşmasını etkili bir şekilde önlemiş, geniş çaplı aşılama için değerli bir zaman kazanmış, insanların yaşamlarını ve sağlığını mümkün olan azami ölçüde korumuş, Çin'in salgın önleme ve kontrolünde yumuşak bir geçiş için gerekli koşulları yaratmış ve sorunsuz bir ekonomik ve sosyal ortam sağlamıştır.

Çin mutasyona uğramış Omicron türünün zayıflaması ve  tıbbi tedavi ve aşılama kapasitesinin gelişmesiyle birlikte, salgın önleme tedbirlerini yeni duruma göre ayarlamış, yeni koronavirüs enfeksiyonlarının "B kategorisi kontrolü" için genel bir plan yayımlamış, aynı zamanda Çinli ve yabancı yolcuların gümrükten geçişine ilişkin yeni düzenlemeler getirerek salgınla mücadelenin odak noktasını enfeksiyon önleme ve kontrolünden sağlığın korunması ve ağır hastalıkların önlenmesine kaydırmıştır. Bunun amacı, halkın çağrısına olumlu bir şekilde yanıt vermek, salgının önlenmesi ve kontrolünü ekonomik ve sosyal kalınmayla daha iyi koordine etmek, bir yandan da salgının ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki etkisini en aza indirgemektir. Çin'in sağlık ve ciddi hastalıklara karşı iyi bir savunmayı sürdürürken ekonomik ve sosyal yaşamına kısa sürede düzen getirebildiği, önleme ve kontrol politikalarında "güncelleme" adaptasyon dönemini sorunsuz bir şekilde geçtiği kanıtlanmıştır.

Çin'in önleme politikasını en iyi şekilde düzenlemesinden bu yana, ekonomik refah seviyesi toparlanmaya devam etti ve uluslararası toplum Çin'in ekonomik büyüme beklentilerinde önemli yukarı yönlü revizyonlarla Çin'in gelişimine güven duymayı sürdürdü. Uluslararası Para Fonu (IMF), Çin'in ekonomik büyüme tahminini 2023 yılında %5,2'ye yükseltirken, bu oran ABD için öngörülen %1,4'lük ekonomik büyüme tahmininin iki katından daha fazladır. IMF Genel Müdürü Georgieva, Çin'in ekonomik toparlanmasının artık oldukça sağlam ve ivmesinin de oldukça güçlü olduğuna belirterek, bunun dünya ekonomik büyümesine güçlü bir ivme kazandıracağına inanmaktadır. Diğer taraftan, Çin'deki birçok Yabancı Ticaret Odası, Çin'in yabancı yatırım açısından öncelikli bir hedef olmaya devam edeceğine inanmaktadır.

Son dönemde Çin'deki salgının genel durumu istikrarlı, kontrol edilebilir ve olumludur, sosyal yaşamın tüm alanları normale dönmüştür ve dünyanın dört bir yanından insanlar giderek daha yoğun bir şekilde seyahat etmektedir. Tüm bunlar Çin-Türkiye işbirliği için daha büyük fırsatlar getirecektir. Çin ve Türkiye arasındaki beşeri ilişkilerin kademeli olarak yeniden başlamasıyla birlikte, iki ülke arasında çeşitli alanlardaki değişimlerin ve pratik işbirliğinin daha derinleşeceğine ve Çin-Türkiye ilişkilerinin de daha geniş bir perspektife sahip olacağına inancımız tamdır.


中华人民共和国驻土耳其共和国大使馆 版权所有 京ICP备06038296号 京公网安备110105002097
http://tr.china-embassy.gov.cn